ÖZET
Amaç:
Postoperatif atriyal fibrilasyon (POAF), kalp cerrahisi sonrası en sık görülen komplikasyonlarından biridir. Kalp yetmezliği, inme, kronik böbrek yetmezliği, koroner arter hastalığı ve ST segment yükselmeli miyokard enfarktüsünde düşük prognostik nütrisyonel indeks (PNI) değerinin olumsuz sonuçlarla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada koroner anjiyografi yapılan ve koroner arter baypas greft operasyonu (KABG) yapılan kronik koroner sendrom tanılı hastalarda PNI ve POAF ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntem:
Mart 2014 ve 2019 tarihleri arasında hastanemizde, kronik koroner sendrom tanısıyla KABG cerrahisi kararı verilen hastalar geriye dönük olarak değerlendirildi.
Bulgular:
Çalışmaya toplam 314 hasta dahil edildi. POAF gelişimine göre 2 grup oluşturuldu. Elli sekiz hasta POAF (+) ve 256 hasta POAF (-) grubunu oluşturdu. Yaş, vücut kitle indeksi (VKİ), hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, kreatinin POAF (+) grupta istatistiksel olarak anlamlı yüksek ve hemoglobin, hematokrit, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (SVEF) ve PNI ise anlamlı olarak daha düşük saptandı. İleri yaş, yüksek VKİ ve kreatinin, düşük SVEF ve PNI ise POAF gelişimi için bağımsız risk faktörleri olarak saptandı. PNI için 53,13 eşik değerinin POAF gelişimini %70,9 duyarlılık ve %69,6 özgüllük ile öngördürebildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç:
Düşük PNI değerlerinde daha sık POAF geliştiği saptanmıştır. PNI, kullanımı kolay ve hızlı sonuç veren bir indeks olup inflamatuar ve nütrisyonel durumun birlikte değerlendirilebilmesini sağlamaktadır. Stabil koroner arter hastalığı olan hastalarda kişiye özel dislipidemi tedavisine ek olarak malnütrisyonun agresif tedavisi önemli olacaktır.