Meme Koruyucu Onkoplastik Cerrahi Sonrası Yaşam Kalitesinin Ölçümü
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 73-78
Mart 2021

Meme Koruyucu Onkoplastik Cerrahi Sonrası Yaşam Kalitesinin Ölçümü

Bagcilar Med Bull 2021;6(1):73-78
1. University of Health Sciences Turkey, İstanbul Bağcılar Training and Research Hospital, Clinic of General Surgery, İstanbul, Turkey
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 08.09.2020
Kabul Tarihi: 11.12.2020
Yayın Tarihi: 04.02.2021
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Bulgular:

Hastaların yaş ortalaması 48,1 (26-68) yıl idi. En yaygın insizyon paterni raket paterniydi (%85). En sık görülen histopatolojik bulgu invaziv duktal karsinom (%89,8), en az görülenler ise in situ duktal karsinom (%6,1) ve papiller karsinomdu (%4,1). Tümörlerin cerrahi sınıra uzaklığı yaklaşık 7,1 mm (1-20) idi. Östrojen reseptörü pozitifliği ortalama %74,2 (%5-%100) ve progesteron reseptörü pozitifliği ortalaması %61,8 (%5-%98) idi. Hastaların % 61,2’si kemoterapi, %100 radyoterapi aldı. Anket sonuçlarına göre, ortalama yaşam kalitesi ve memnuniyet skoru ortalaması 34 (25-47) idi. Hayat kalite skoru daha iyi olan hastalarda, özellikle vücut imajı fonksiyonu [22 (16-29)] ve meme ve kol semptomları gibi sağlık fonksiyonları [10 (7-13)] daha iyi idi (p<0,001).

Yöntem:

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Ocak 2015 - Ocak 2019 tarihleri arasında meme kanseri nedeniyle MKOC uygulanan 49 kadın hastanın klinik ve patolojik verileri retrospektif olarak incelendi. Tümörün lokalizasyonuna göre, insizyon paternleri olarak raket yöntemi veya J-mamoplasti kullanılmıştır. Hastalara yaşam kalitesi ve hasta memnuniyeti değerlendirme anketi yapıldı.

Amaç:

Meme koruyucu onkoplastik cerrahi (MKOC), onkolojik ve cerrahi alanda yaygın olduğu kadar meme kanseri hastaları arasında da oldukça fazla kabul görmektedir. Bu çalışmada, MKOC uygulanan hastaların meme tümörlerinin histopatolojik sonuçlarını ve yaşam kalitesi skorlarını değerlendirmeyi amaçladık.

Sonuç:

MKOC yapılan hastaların histopatolojik paternlerinin, yaşam kalitesini ve memnuniyetini önemli ölçüde etkilemediğini göstermektedir.