ÖZET
Bu makalede, anesteziyologlar ve kardiyolog olmayan klinisyenler için kardiyotorasik olmayan cerrahilerde yeni başlayan perioperatif ve postoperatif atriyal fibrilasyonun (POAF) epidemiyolojisi, patofizyolojisi ve yönetimine ilişkin mevcut bilgileri özetlemeyi ve pratik bir yaklaşım sağlamayı amaçladık. Yaş, hipertansiyon, diabetes mellitus, kardiyak risk faktörü, preoperatif elektrokardiyogramda erken atımlar, sol anterior fasiküler blok veya sol ventrikül hipertrofisi gibi çeşitli bulgular POAF için daha yüksek risk oluşturur. POAF’li hastalarda yapılması gerekenlerin başında, bu aritminin altında yatan nedenin belirlenmesi gelmektedir. Çoğu durumda, tetikleyici nedenin tespit edilip ortadan kaldırılması yeterli olacaktır. Bununla birlikte hemodinamik veriler değerlendirilmelidir. Yaşamı tehdit eden semptomatik hastalarda tedavinin ilk amacı, hemodinamik stabiliteyi sağlamaktır. Yüksek ventrikül hızlı AF ile hemodinamik stabilitenin bozulması, şok tablosunun gelişimi acil kardiyoversiyon gerektiren bir durumdur. POAF’si olan hemodinamik olarak stabil hastalara, kalp hızı <110 olacak şekilde sürekli kardiyak monitörizasyon yapılarak artan dozda hız kontrol tedavisi yapılmalıdır. β-blokerler ve dihidropiridin grubu olmayan kalsiyum kanal blokerleri (diltiazem ve verapamil), AF’de hız kontrolünün sağlanmasında kullanılır. Konjestif kalp yetmezliği, hipertansiyon, diyabet, geçirilmiş tromboembolik olay, periferik damar hastalığı varsa dikkat edilmeli ve ameliyat sonrası kanama riski hesaplanmalıdır. Postoperatif süreçte kanama riskinin olması ve POAF’nin çoğunlukla 24 saatten daha kısa sürüp kendiliğinden geçmesi tedavi dozunda heparin kullanımını gerektirmez. Genel bir kural olarak 48 saatten uzun sürenlerde ve sık tekrar eden AF ataklarında tedavi edici dozda antikoagülan önerilmektedir.