ÖZET
Sonuç:
COVID-19 pnömonisi hastalarında akut dönemde yüksek seyreden D-dimer ve prokalsitonin seviyeleri 6 aydan uzun dönemde DLCO, TLC, RV gibi solunum fonksiyon parametrelerindeki kayıpları öngörebilir. Bu hastaların solunum fonksiyonu açısından uzun dönem takibi önemlidir.
Bulgular:
Hastaların 26’sında (%50) karbon monoksit difüzyon kapasitesi (DLCO) (% pred), 9’unda (%17,3) total akciğer kapasitesi (TLC) (% pred) ve 10’unda (%19,2) rezidüel hacim (RV) (% pred) %80’in altındaydı. Çalışmamızda çoklu doğrusal regresyon analizi sonucunda maksimum D-dimer düzeyi ve maksimum prokalsitonin düzeyinin DLCO (% pred) (düzeltilmiş R2 =0,645; p<0,001), TLC (% pred) (düzeltilmiş R2 =0,582; p=0,003) ve RV (%pred) (düzeltilmiş R2 =0,560; p=0,001) değerleri ile anlamlı bir ilişkiye sahip olduğu ve bu değerleri öngörmede bağımsız birer belirleyici olduğu saptandı.
Yöntem:
Çalışmamız Medipol Üniversite Hastanesi’nde Mart 2020-Haziran 2021 tarihleri arasında servise yatırılan ve taburculuk sonrası 6 ay ila 1 yıl zaman geçmiş olan COVID-19 pnömonisi hastalarının geriye dönük olarak değerlendirmesi ile gerçekleştirildi. Taburculuktan 6 ay sonrasında kontrol amaçlı başvurmuş olan 52 hastanın solunum fonksiyon test sonuçları ile akut dönem laboratuvar bulguları arasındaki ilişki incelendi.
Amaç:
Çalışmamızda Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda akut faz parametrelerinden C-reaktif protein, prokalsitonin, D-dimer, lenfosit, trombosit ve ferritinin solunum fonksiyon parametreleri üzerine uzun dönem etkilerini araştırmayı amaçladık.